8 Nisan 2008 Salı

DAHA İYİSİ VAR!

Arkadaşlar sizinle dikkatimi çeken bir yazıyı paylaşmak istiyorum, işte bu bildiğimiz pazarlamanın karanlık yüzü.

(Bir reklamcının gözüyle de tüketici
Adım Octave ve APC´den giyiniyorum. Reklamcıyım. Evet, kainatı kirletiyorum. Ben size en pis şeyleri bile satan adamım. Asla sahip olamayacağınız o şeylerin hayalini kurduran... PhotoShop´ta rötuşlanmış kusursuz bir mutluluk. Kılı kırk yararak oluşturulmuş görüntüler, moda müzikler.
Zar zor biriktirdiğiniz paralarla, son kampanyada itelediğim rüyalarınızın arabasını satın almayı başardığınızda, ben onu çoktan demode etmiş olacağım. Ben üç model önde gidiyorum ve her zaman sizi hüsrana uğratmanın bir yolunu bulurum.

Glamour (cazibe); attığınız her adımda sizden biraz daha uzaklaşan o masal ülkesinin adıdır. Sizi yenilik bağımlısı yapıyorum. Yeniliğin avantajı, hiçbir zaman yeni kalmamasıdır. Her zaman bir öncekini eskitecek yeni bir yenilik bulunuyor.
Salyalarınızı akıtmak: Benim görevim bu. Benim mesleğimde kimse mutlu olmanızı istemez, çünkü mutlu insanlar tüketmezler.
Çektiğiniz acı, ticareti canlandırıyor. Bizim jargonumuzda buna "alışveriş sonrası düş kırıklığı" deniyor. Size acilen bir ürün gerekiyor; ama ona sahip olur olmaz bir başkasına gereksinim duyuyorsunuz... İhtiyaçlar meydana getirmek için kıskançlığı, acıyı, doyumsuzluğu körüklemek gerekiyor: İşte benim savaş gereçlerim bunlar. Hedefim ise sizsiniz...)
Frederic Beigbeder

Gerçek şu ki…
Reklamlarda görünen, filmlerde izlenen, billboardlarda sergilenen kadınlar ya da erkekler sahici değil, kurgulanmış kişilerdir. Yani hayal ettiğimiz şeyler.

Düşününce de en çok pazarlanan ama gerçekliği olmayan ve insanları kandırmayı başaran en büyük pazarlama sektörlerinden biride zayıflama ürünleri çünkü dünyada yaklaşık 1 milyar kişi şişman ve bunların 300 milyonu obezite hastası, obezite tehdit ediyor dünya şiştikçe şişiyor, durum böyle olunca pazarlamacılarımız yetişiyor imdada ve bu insanlara en kolay zayıflama yöntemi olarak sunulan zayıflama hapları, incelten korseler, yağları eriten kremler ilk sırada yer alıyor. Sadece Amerika’da zayıflamak için her yıl 100 milyar doları aşan bir harcama varken pazarlamacılar da insanları can alıcı noktasından vurup 15 günde istediğiniz kiloya ulaşın diye bir reklam sununca, inanmasa bile hayal ettiği şey karşındaki ürün olabilir belki diye (O anda hissettiğimiz, tarafsız olduğumuzu sandığımız düşüncelerimiz, sadece o ana ait değiller. Geçmişi, daha evvelden hissettiklerimizi ve içinde olduğumuz ortamı da temsil ediyorlar.) tabi balıklama atlıyor insanlarımız, tabiî ki sonuç hüsran, ama olsun 1 ay sonra pazarlamacımız obezite hastamıza hemen daha iyi bir ürün yaratıveriyor. Pazarlamacı bu, insana çamuru bile satar zayıflatıyor diye:)

Ama suçlu olan ne firmalar ne de pazarlamacılar. Reklamcı, pazarlamacı elinde bulunan portföye göre hareket eder. Eğer toplum, duygu sömürüsüne açık bir toplum ise, reklamcıların bunu kullanmaları kadar doğal bir şey olamaz. Neticede adamlar toplumu değiştirmiyor, zaten var olan toplumsal olgular üzerine ürününü en kolay satmanın veya akılda daha çok kalmanın yollarını arıyorlar.

Yaz Mevsimi kapıda, haberler de bile kilo vermenin yollarını anlatırken bir de bu senenin moda rengi ilginç tasarımlarla kombine edilip büyük bir defile ile gösterildi diye haberler sunuyorlar. Ama moda bile hileli. Her sene moda diye bir tasarım, bir renk çıkarıyorlar önümüze, herkes de ben modayı takip etmem yakışanı giyerim deseler bile 2 gün sonra şalvarla çıkıyorlar önümüze:) şalvarın altına da taşlı yüksek topuk bir ayakkabı işte size modayı takip etmeyen bir bayan.
Modacı ve tasarımcılara laf atmak gibi bir niyetim yok ama bildiğim kadarıyla daha önceki seneler de üretilen ama fazla satışı olmayan renklerin daha sonra ki senelerde fabrikaların firmayla anlaşmasıyla o senenin moda rengi bu şekilde belirleniyormuş. (duyduğum kadarıyla tabi). Bugün biraz fazla olumsuz yazdım sanırım, vur dediysek öldürdün hesabına döndü bu yazı:). Ama yukarıda size sunduğum alıntıyı okuyunca gerçekten sinirlendim. Pazarlama ve reklam üzerine konuştukça ve düşündükçe pazarlama etkisini kaybediyor benim gözümde. Firmaların ne yapmaya çalıştığına kafa yordukça, yapılanlar, söylenenler sahte görünüyor. Firmalar, bir çok müşterilerini, iyi ürün, servis sunduklarından değil, müşteriler taktikleri anlamadığından kazanıyorlar.

5 yorum:

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

Reklamcılık için derler ki: "Reklam müşterinin önce dengesini bozup, sonra da bu dengeyi kendi firmanız lehine yeniden kurma sanatıdır". Yaklaşık aynı kapıya çıkıyor. Ve senin de dediğin gibi, bir çok firma hala müşteri taktikleri bilmediği için para kazanıyor.

Peki öte yandan, bu taktikleri bilseler ve bu nedenle satın almasalar daha mutlu olurlar mıydı?

Müge Köklüce dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Müge Köklüce dedi ki...

Hocam bence geçici mutluluklar ve zaman kaybı yaşayacaklarına almasalar daha mutlu olurlar. Çünkü daha bilinçli hareket edebilirler. Bu söylediklerim zayıflama hapları için geçerli nedeni ise bu haplar bağışıklık yapıyor ve bırakıldığı an tekrar kilo alıyorsunuz. Ömür boyu kullanamayacağınız için de tekrar başa dönmüş sayılırsınız. Yeniliğin önünde tabii ki durulmaz ama örneğin cep telefonları firmaları önceden birkaç ay da bir yeni model sunuyorlardı. İnsanlar da farklılığı görüp satın almak istiyorlardı. Ama artık nerdeyse 2 günde bir sadece kapasite olarak ya da renk çözünürlülüğü biraz daha iyi olan ama yan yana koyduğunuzda çok benzer telefonlar çıkartıyorlar. Bence artık kimsenin ilgisini bile çekmiyor. Üründen ürüne farklılık gösterebilir tabii ki örneğin artık buharıyla bile ütü yapabildiğiniz ütüler var. Ve kullanan bayanlar gerçekten bu üründen mutlular. Ama yazının başına dönersek her sektör için geçerli değil bu mutluluk. Lida gibi zayıflama hapı kullanıp ölen kaç insan var. Bu insanlar bir şeye bağımlı olup birçok yan etkisini hissedip nasıl mutlu olabilirler ki.

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

Bilmiyorum, yani mesela Lida, yan etkisi ortada, sonuçları da. Eşim bir blog tutuyor, Farmafil diye, ve orada Lida hakkında elli tane şey yazdı. Gene de bir sürü kadın gelip "Biz kilo verdik çok mutluyuz yan etkisi hiç önemli değil kullanın" diye yorum yaptılar. Yani hani bu ilaç sonuçta, bu denli hayati yan etkisi olmayan şeylere bakıyorum, insanlar tüketmekten resmen çok mutlular. Neredeyse hayattaki tek eğlence bu olmuş, ve daha komiği "Bu kadar tüketme, bak işin aslı şu" deyince de sinirleniveriyorlar. Ben çok insana "o aldıklarınıza aslında ihtiyacınız yok" dedim, hemen bozuldular falan.

Yani sanki bana öyle geliyor ki, insanlar ne delicesine tüketmekten vazgeçmek istiyorlar, ne de bu tüketimden doğacak zararların kendilerine söylenmesinden. Benim görüşüm tabii bu :)

loan lending plc dedi ki...

i Sayin Igein, Aiicco sigorta kredi kredi sirketi temsilcisi, is için kisisel bir kredi ihtiyacim var ki? Bu e-posta bize ilgileniyorsaniz eger biz,% 3 faiz oraniyla kredi vermek: Eger kredi transferi belge derhal ok ile devam etmek ( igein_h_yizevbekhai@admin.in.th )