27 Mart 2008 Perşembe

BİLBOARD MU? O DA NE?


Hiç duydunuz mu bilmiyorum geçen aylarda Ströer- Kentvizyon İzmir Hilton otelinde bir kokteyl düzenlemiş. Kokteylin asıl amacı kendilerini tanıtmak ve İzmirin açık hava reklamcılığında eksilerini vurgulamak ve bu konuya dikkat çekmekti. Hatta ben bu haberi Yeni asır gazetesinden okudum ve birkaç küçük araştırma yaptım. Bunun sonucunda İzmir'de hiç bilboard olmadığını gördüm. Etrafınıza bakarsanız ne kadar doğru olduğunu göreceksiniz. Otobüs durakları, megalight ve raketler dışında açık hava reklam alanları gördünüz mü? Hayır maalesef yok...

Firmalar ürünlerinin tanıtımlarını ve ürün başarılarını toplumun en çok gözüne çarpan malzemeyi kullanarak sağlamaya çalısıyorlar. İnsanların şehir içinde gezinirken, otururken veya toplu taşıma araçlarından etrafı seyrederken dikkatini çeken şey, sıra dışı olan, göze ve beğeniye açık olanlarıdır. Kitle iletişim araçlarının artması ile birlikte artık hemen her bilgiye anında ulaşabildiğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Her bilgi hafızamızda izler bırakarak faydalı ve kalıcı olur. Bir bilginin yararlı sonuçlar doğurması da o bilgiyi kitleye nasıl sunduğumuzla ilgili bence.
Her ürün reklamı aynı zamanda o ürün hakkında bilgiler verir. Bilginin çekici, şaşırtıcılığı 'reklam' sayesinde insanların zihninde kalıcı olabiliyor. Bir şeyi reklam yapmak halkın ihtiyaçlarına yönelikse ki bu ne kadar doğru orası tartışılır, reklamın, pazarlama teknikleri ile sunumuda bir o kadar önemli olmalı. Bu tekniklerden biri ve göze en hitap edeni de, ülkemizde hızlı bir şeklilde gelişen ''Açıkhava Reklamcılığıdır.''

"Tartışmalı bir durum olan açıkhavaya ilişkin biraz bilgi vermek istiyorum:

İlk kez MÖ 3000 yılında Mısırlı tüccarlar tarafından kullanılmış. Bizde hâlâ yerine oturmamış bir kullanım biçimi varken 1614'te Amerika'da kuralları belirlenmiş. En hızlı büyüyün mecra ve Amerika'daki 2005 verilerine göre büyüklüğü 6,3 milyar dolar. Her ne kadar ölçümlenmesi konusunda sıkıntılar olsa da algılama oranı oldukça yüksek. Tüketiciler açıkhava reklamlarını üç kat daha fazla hatırlıyor. Kadınlar açıkhava reklamlarını erkeklere göre daha fazla fark ediyor; ama erkekler daha çok etkilenip satın alıyor. Yol kenarındaki bir reklamın fark edilme oranı yüzde 74. En pahalı açıkhava alanı ise New York Times meydanındakiler."


Nüfus yoğunluğu bakımından Türkiye'nin üçüncü büyük şehri olan İzmir’de ise, 'açıkhava reklamcılığının henüz İstanbul'a oranla, gelişmediğini, reklam veren ve reklam ajanslarının ilgi göstermediği bir konu olduğunu düşünüyorum. Arabanızla şehrin sokaklarında gezerken, durakta otobüs beklerken ya da arkadaşınızla buluşacağınızda geç gelmesinden şikayet ederken gözünüze takılan bilboardlar ne kadar akılda kalıcı oluyor değil mi? Hele ki yön tarif ederken " KİPA’ nın bilbordunun olduğu kavşak var ya işte o kavşakdan sola döneceksin" derken farkında olmadan bilinç altımıza yerleşmiyor mu? Pazarlama ve akılda kalıcılık açısından çok önemlidir bilboardlar ve güzel İzmirimizde bu büyük eksikliğin telafi edilmesi gerekmez mi? Bence insanların ilgisini çekmek için çok güzel bir durum fakat İzmir’de ki reklam firmalarının bunu neden kullanmadıkları hala anlayabilmiş değilim. Hele ki ürün tanıtımında reklam bu kadar önemliyken.
Belediyenin de kentin kalabalık olduğu yerlerde reklam verene bilboard kiralaması çok sık olmamaktadır. Kentte açıkhava reklamcılığı yüzünden, görüntü kirliliği olur diyenler için şu söylenebilir; Açıkhava Reklamcılığının sac ayağı bilboardların aslında kente yeni bir görüntü kazandıracağı gerçeği görülmelidir. Ormanlık alanlara hitap etmeyen açıkava reklamları şehrin turistik ve kalabalık caddelerinde olan beton görüntülerini gizlemesi anlamında daha şık durmaktadır. İzmir gibi çağdaş ve metropol bir kentte bilboardlarla yapılan tanıtımlar, hem ürün satışı bakımından tüm sektörlerde bir canlılık meydana getirecektir, hem de şehrin de tanıtımı bu şekilde yapılabileceği için İzmir'in dünyaya açılmasıda söz konusu olabilecektir diye düşünüyorum.

2 yorum:

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

Allalla düşündüm de yok hakikaten. Sanki bir ara Altınyol'da vardı, KSK'ye girerken. Yok muydu?

Gamze Günay dedi ki...

Benim hatırladığım kadarıyla yoktu sanki hocam yani en azından izmir de bulunduğum süre içerisinde hiç görmedim.Ksk'de genellikle binaları kullanıyolar reklam vermek için.